Yenilikçi, teknolojik ve katma değeri yüksek bir ürün üreten, bu ürünü uluslararası pazarlara taşımak isteyen ve ihracat odaklı çalışan KOBİ’ler önceliğimiz olmak üzere yeni bir vizyon ile bütün KOBİ’lerimize gerekli desteği sağlayacağız.

Devlet Destekleri ile Başlayan İşletme, Tamamen Yerli Ürettiği Makinelerin %60’ını 25 Ülkeye İhraç Ediyor

Devlet Destekleri ile Başlayan İşletme, Tamamen Yerli Ürettiği Makinelerin %60’ını 25 Ülkeye İhraç Ediyor

Geri dönüşüm makineleri üretimi alanında faaliyet gösteren, devlet destekleri ile işletmeyi kurup, işini büyüten, tamamen yerli üretim yapan ve ürettiği makinelerin %60’ını 25 ülkeye ihraç eden, Aymas Makina’nın kurucusu ve Genel Müdürü Aytekin Yelekçioğlu, başlangıçtan günümüze başarı öyküsünü KOSGEB dergi ekibi ile paylaştı.


Aymas Makina San. Tic. ve Ltd. Şirketi 2003 yılında İzmir Bornova’ da yer alan 4. Sanayi Sitesinde 200 m2 alanda 10 personel ile kuruldu. Firma kuruluşu ile birlikte, geri dönüşüm, demir çelik, çimento, maden, kâğıt, kimya, ambalaj, döküm, otomotiv ve gemicilik sektörüne yönelik makina ekipmanlarının yanı sıra kalıp, aparat, yedek parça, talaşlı imalat, kaynaklı imalat ve bakım hizmetleri konusunda faaliyetlerine başlamış halen aynı başlıklarda ileri seviyede uzmanlaşarak işlerine devam etmektedir.

İşletmenin başarı hikayesini Aymas Makina’nın kurucusu ve Genel Müdürü Aytekin Yelekçioğlu’ndan dinledik.

“2003 yılından beri yaptığımız imalatlarda devlet desteklerinden yararlanmaktayız.”

Ben mühendis olarak firmayı kurdum, ortağım da çocukluktan beri yetişme ustabaşıydı. 2003 yılından itibaren, 200m2den başlayarak yaklaşık beş yer değiştirerek 15 yıl içerisinde ilk önce 500m2’de daha sonra 1000 ve 2000m2’de faaliyet gösterdik. Şu anda 15 dönümlük arazide, 6000m2 kapalı alanda 95 personel ile geri dönüşüm makinaları imalatı yapmaktayız. Geçen yıl 14’ü mühendis, 11’i ise yüksekokul, meslek lisesi ve teknik personelden oluşan 25 kişilik personelimizle Ar-Ge merkezi kurduk. 2003 yılından beri yaptığımız imalatlarda devlet desteklerinden yararlanmaktayız. KOSGEB, Kalkınma Ajansı, Ekonomi Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK olmak üzere yaklaşık 7 projemiz onaylandı. Bu desteklerin katkılarıyla şu anda firmamızı ihracat anlamında üst seviyelere çıkardık.

2006 yılından itibaren geri dönüşüm makinelerinin imalatına başladık. Yaklaşık 12 yıldan beri geri dönüşüm makinelerinin imalatını yapıyoruz. Fason imalatla belirli bir noktaya gelemezsiniz. Fason imalatla devamlı tezgah alırsınız. Belirli bir noktaya geldiğiniz zaman sıkıntılar yaşarsınız ama biz kendi makinelerimizi üretmek istedik. Bu sektöre geçmemizin nedenlerinden biri geri dönüşümün dünya çapındaki değerini anlamamız oldu. Türkiye özellikle metal geri dönüşüm sektöründe dünyada en çok hurda alan ülkedir. Bu hurdaları eritmeden önce geri dönüşüm makinesinde katma değer yaratması gerekiyor. Bu makinelerin çoğu özellikle Almanya ve İtalya’dan geliyordu. Bu makineleri biz neden yapmayalım dedik ve üretimine başladık özellikle bu makineleri üretmek için ilk prototipleri TÜBİTAK VE TEYDEB desteğiyle yaptık. Kalkınma Ajansı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve KOSGEB’in hibe programlarından seri üretim için başvurularımız oldu hemen hemen hepsi onaylandı. Demek ki doğru işler yapıyoruz sizler de destekliyorsunuz.

Türkiye’de sektörde şu anda global alanda ekonomik sıkıntılar var ama biz onu hiç yaşamıyoruz. Çünkü biz şu anda ihracatta son 4 ay içerisinde en büyük talebi yakaladık. Geçen ay Meksika’ya, Beyaz Rusya’ya makine sattık.

Tamamı yerli olarak ürettiğimiz makinelerin, %60’ını 40 ülkeye ihracat yapıyoruz.

Yaptığımız projeler burada üretiliyor, bütün analizleri, mühendislik hizmetleri montajları hepsi burada yapılıyor. 7 farklı platformda 30 çeşit makine üretiyoruz. Ürün yelpazemizde hurda balyalama presleri, hurda kırma makineleri, büyük hurda kesme makineleri, parçalayıcılar, kablo soyma makineleri, alüminyum kırma makineleri, olmak üzere yaklaşık 30 çeşit makine bulunmaktadır. Üniversite ile iş birliğimiz var. Dokuz Eylül Üniversitesinden dört hocamız haftada bir gün Ar-Ge merkezine gelerek çalışan personelimize eğitim veriyor. Ar-Ge merkezinde yapılan özel projelerimizin denetlemesini yaparlar, mühendislik hesaplamalarını ne kadar doğru yaptığımız ve neleri daha iyi yapacağımız konusunda bize eğitim verirler.

KOSGEB desteklerinden işletmeyi kurar kurmaz 2003 yılından beri yararlanıyoruz.
Yararlandığımız destekler arasında, Nitelikli Eleman Desteği, Yurt İçi ve Yurt Dışı Fuar Destekleri, KOBİGEL Desteği, KOBİ Proje Desteği, TEKNOYATIRIM Desteği bulunuyor.

Bu destekleri almasaydım 7 kategoride 30 makinenin ancak 2 kategorisini yapabilirdim. Bu kadar büyüyemezdim ve yaklaşık 30 personel ile kalırdım. Şirketimizin büyümesinin en büyük nedenlerinden birincisi bizim Ar-Ge’ye önem vermemiz, ikincisi tanıtıma önem vermemiz, üçüncüsü devlet desteklerinin hepsinden yararlanmaya çalışmamızdır.

Bazı işletmeler, biz bu destekleri alamayız, proje yazamayız destekleri tanıdık insanlara veriyorlar gibi düşünüyorlar, öyle bir şey yok ben bu görüşü kırıyorum, etrafımda ki 20-30 firmaya destekler için başvuru yaptırdım ve desteklerden yararlandılar. Ben alıyorum siz de gelin alın diyorum, çünkü veriyorlar. Doğru iş yapıyorsan, kendine güveniyorsan, aldığın mal doğruysa yararlanırsınız. Artık projeyi yazdıktan sonra her şey basit. Bilgisayardan başvurunuzu yapıyorsunuz bütün işler çok hızlı ilerliyor. Danışmak lazım bilgiyi toplamak lazım, ben akşamları saat 10’dan sonra otururum cep telefonumdan araştırırım yeni destekler çıkmış mı neler var, KOSGEB’in, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın sayfalarına bakarım, bir şeyler yakaladığımda personelime söylerim araştırıp detaylandırırlar. Mesela biz yurt dışına gittiğimiz zaman örneğin şu projeyi devlet destekledi diyoruz. Devlet destek veriyorsa bu firma doğru, güvenilir firma diye düşünüyorlar.

KOSGEB’den isteklerimize değinecek olursam, piyasa çok hızlı ve biz de çok hızlı hareket ediyoruz. Devlet birimlerinin piyasa kadar hızlı hareket ettiğini düşünmüyorum. Sistemin bu hıza uyum sağlaması gerekiyor. İsteğim devlet kademelerinde herkesin iş hızını seferberlik gibi algılayıp, sanayicinin önünü açmaları gerektiğini düşünüyorum.