Axolotl Biyosistemleri

Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark’ta 2017 yılında kurulan Axolotl Biyosistemleri, Rejeneratif Tıp ve Doku Mühendisliği sektöründe yerli cihazlar geliştirmeye başladı.

Geliştirilen 3 boyutlu biyobasım cihazları Amerika, Çin, Hindistan ve Avrupa ülkelerine gönderiliyor.

KOSGEB Ar-Ge ve İnovasyon Destek Programı kapsamında Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark’ta 2017 yılında kurulan Axolotl Biyosistemleri, Rejeneratif Tıp ve Doku Mühendisliği sektöründe yerli cihazlar geliştiriyor. KOSGEB Dergisi olarak işletme yetkilisi ve kurucu ortağı Onur Samet Yıldırım ile gerçekleştirmiş olduğumuz “İşletmenin Üretim Süreçleri, Türkiye’deki Doku Mühendisliği Sektörünün Durumu ve KOSGEB Destekleri” konulu söyleşiyi değerli okuyucularımızla paylaşıyoruz.

İşletmenizin Kuruluşundan Bugüne Kadar Olan Süreçlerini Anlatır Mısınız?

Axolotl Biyosistemleri Mayıs 2017 tarihinde KOSGEB Ar-Ge ve İnovasyon Destek Programı kapsamında Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark’ta kuruldu. Proje kapsamında geliştirmiş olduğumuz 3 boyutlu biyobasım sistemi ile rejeneratif tıp ve doku mühendisliği sektörüne şirket olarak giriş yaptık. Bu kapsamda ülkemizin ilk 3 boyutlu biyoyazıcısını geliştirdik. Cihazı geliştirmemizle birlikte İTÜ Teknokent, Diffusion Capital Partners ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’ndan aldığımız tohum yatırımı ile ürünün CE direktiflerine uygun hale getirilmesini ve şirketin ISO standartlarına uyumluluğunu sağladık ve ilk ihracatı Amerika Birleşik Devletleri’ne gerçekleştirdik. Akabinde gerçekleşen süreçte Avrupa, Hindistan ve Çin pazarlarına açılma çalışmalarımız başladı ve bu ülkelerde bir distribütörlük ağı kurduk. Şu anda ise doku mühendisliği cihazları anlamında cihazlar geliştirmekte ve dünyaya arz etmekte olan bir firma konumundayız.

Faaliyetleriniz Hakkında Kısaca Bilgi Verir Misiniz?

Firma olarak temel anlamıyla mekatronik mühendisliği ile biyomelzeme/doku mühendisliklerinin eşlenik olarak uygulamasını yapmaktayız. Rejeneratif tıp araştırmalarında kullanılmak üzere mekatronik çözümler geliştirmekte ve üretmekteyiz. Bu kapsamda geliştirdiğimiz cihazların mekanik, elektronik ve yazılım anlamında tüm tasarım çalışmalarını firma bünyesinde gerçekleştirmekteyiz. Biyoyazıcı sistemleri birçok teknolojik uygulamanın bir arada kullandığı cihazlardır. Bu anlamda örnek vermek gerekirse cihaz için geliştirmiş olduğumuz sistemlerde 3 farklı patent onayı bekleyen metoda dayalı yenilikçi teknoloji sunmaktayız.

Ürettiğiniz Ürünler Hakkında Bilgi Verir Misiniz?

Üç boyutlu biyobasım sistemlerini özetleyerek açıklamamız gerekirse; biyomateryaller veya biyouyumlu polimerler ile kök hücrelerin birlikte bir 3 boyutlu geometri oluşturmalarını sağlayan cihazlardır. Uygulamaya bağlı olarak cihazın gerçekleştirmesi gereken işlemler de farklılık göstermektedir. Örneğin; kemik biyobasımında, kalsiyum magnezyum fosfat çimentosu ile bir hücre iskelesi oluşturulurken, bir deri biyobasımında kollajen ile birlikte çalışmanız gerekmektedir. Kollajen ile çalışırken biyobasım kafasının ve yüzeyinin soğutulması gerekirken, CMF çimentosu kullanılırken yüksek basınç ile mikro ekstrüzyon gerçekleştirilmelidir. Bu anlamda farklı uygulamalara özelleşmiş 3 boyutlu biyobasım sistemlerini firmamız araştırma kurumlarına ve üniversitelere sunmaktadır.

Yurt İçi ve Yurt Dışı Pazarlarınız Nasıl? Satışlarınız Hakkında Bilgi Verir Misiniz?

Yurt içi pazarda bugüne kadar Hacettepe Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Acıbadem Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İstinye Üniversitesi, Maltepe Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Başkent Üniversitesi ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi gibi birçok saygın kuruma cihaz kurulumu gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Yurt dışında ise Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Avrupa’da cihazlarımız bulunmaktadır.

Devlet Desteklerinden Ne Şekilde ve Hangi Kurumlardan Faydalandınız?

Devlet destekleri anlamında KOSGEB ve TÜBİTAK desteklerinden faydalandık. İlk biyobasım sistemimizi KOSGEB ile geliştirmemizi takip eden süreçte iki farklı TÜBİTAK 1507 desteği aldık. Geliştirmiş olduğumuz bu biyobasım teknolojisini klinikte ve endüstride uygulanabilir hale getirmeye çalıştık. Bu süreçte GMP standartlarına uygun ilk biyobasım sistemi ile yine bu teknoloji tabanlı kemik grefti ve biyobozunur implantlar için seri üretim hattı projelerini hayata geçirdik.

Almış Olduğunuz KOSGEB Destekleri Nelerdir? Bu Destekler İşletmenize Ne Gibi Katkılar Sağladı?

Firmamız KOSGEB’in Ar-Ge ve İnovasyon Destek Programı kapsamında kurulmuştur. Bu proje kapsamında geliştirilen 3 boyutlu biyoyazıcı ile pazara giriş sağlanmıştır. Akabinde ise alınan Endüstriyel Uygulama Destek Programı ile bu sistemlerin seri üretim altyapısının kurulması anlamında temel çalışmalarımız başladı.

Projeleriniz Hakkında Kısaca Bilgi Verir Misiniz? KOSGEB’den Almış Olduğunuz Desteklerin Etkilerinden Bahseder Misiniz?

Şu anda Ar-Ge anlamında üzerine yoğunlaştığımız 2 konudan bahsedebilirim. İlki biyomalzeme ve kök hücrelerin bir arada bulunduğu test cihazlarımız ve diğeri de kişiselleştirilmiş implant üretmek anlamında büyük fark yaratacağını düşündüğümüz melt electrowriting yani eriyik elektroyazdırma teknolojisine sahip cihazımızdır. Temel olarak ilk KOSGEB projesi kapsamında geliştirdiğimiz control sistemlerini ve yazılım kütüphanelerini de bu sistemlerde de kullanmaktayız. Aslına bakarsanız ilk olarak tamamladığımız Ar-Ge ve İnovasyon Desteği ile birlikte hem amiral gemimiz olarak tanımlayabileceğimiz ürün ortaya çıktı hem de diğer mekatronik sistemlerde kullanabileceğimiz bir teknoloji platformunu ortaya çıkarmış olduk. Ek olarak müşteri kitlemiz olan akademisyenler ve araştırmacılardan aldığımız geri bildirimler sonucunda dünyada bu ürünlere olan yüksek ihtiyacı görebilmiş olduk.

Küçük İşletmelere ve Girişimcilere Tavsiyelerinizi Alabilir Miyiz?

Şahsi gözlemim doğrultusunda iki tavsiye verebilirim. İlk olarak farklı disiplinler ile en iyi oldukları konuyu harmanlamalarıdır. Bizim konumuz özelinde konuşmam gerekirse gömülü sistem ve kontrol sistem bilgimiz ile kök hücre ve doku mühendisliğini bir araya getirdiğimizde dünyada rakiplerinden oldukça üstün ve ulaşılabilir bir ürün ortaya çıkartabildik. İkincil olarak ise başlattıkları işlerinin –eğer doğru market büyüklüğüne sahipse-  sürekliliğini sağlayabilmelidir. Market büyüklüğü tatmin edici düzeyde ise, rakiplere göre fark yaratacak bir teknolojik değer ortaya konuluyorsa ve ekip doğru ise o işin başarısız olma ihtimali imkânsız diyebiliriz.

 

Hazırlayan: Şenol DEMİR

Güncelleme Tarihi: 25 Kasım 2019

Galeri